Günün Fotoğrafı: Galactus
Pazartesi, Aralık 13, 2010 | Şu kategoride gönderildi : Galeri | Devamını Oku »
İşte il olabilecek 8 ilçe!
Akdeniz Üniversitesi Alanya İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İbrahim Güngör açıkladı...
Güngör: "Türkiye'de il olması gereken ilçeler, Analitik Hiyerarşi Proses (AHP) yöntemiyle belirlendi ve il olması gereken ilçeler arasında Alanya, yüzde 33 uygunlukla birinci çıktı" dedi.
Prof. Dr. Güngör, düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'de il olması uygun olan ilçeleri Analitik Hiyerarşi Proses (AHP) yöntemi ile belirlediklerini açıkladı. Bunun akademik bir çalışma olduğunu belirten Güngör, Türkiye'de il olmaya uygun olan 8 ilçe tespit ettiklerini kaydetti. Alanya'nın birinci sırada yer aldığını ifade eden Güngör, Alanya'nın il olmaya uygunluk oranının yüzde 33 olduğunu bildirdi.
Milliyet'in haberine göre; Farklı üniversitelerden 6 bilimadamıyla 1 yıl süren bir çalışma yaptıklarını anlatan Güngör, şöyle konuştu: ''İl olacak ilçelerin objektif olarak belirlenmesi önemli bir problem. AHP yöntemi kullanılarak bu probleme etkin bir çözüm aramak istedik. Bu çalışmada, Türkiye'de il olması uygun olan ilçelerin öncelik sırasını belirlemek için AHP yöntemini kullandık. Uygulama sonucunda il olmaya en uygun aday yüzde 33 ile Alanya oldu. Uygunluk sırasına göre diğer adaylar, Bandırma, Fethiye, Elbistan, Ereğli, Bergama, Ödemiş ve Erciş ilçeleri. Bu çalışma, yeni iller yapılması gündeme geldiğinde, bu konuda karar verecek siyasi otoriteye yardımcı olmak amacıyla oluşturulmuştur. Bildiğiniz gibi il olacak ilçelerin objektif olarak belirlenmesi önemli bir problemdir. Bu konunun siyaset malzemesi yapılmadan bilimsel olarak ele alınması hem siyasi partiler hem de hükümetler için daha inandırıcı olacaktır. Çalışmada ilçelerin ile olan uzaklığı, merkez nüfusları, ilçenin toplam nüfusu, yüzölçümü, belde sayısı, bağlanabilecek ilçe sayısı, bağlanabilecek toplam nüfus sayısı, geçici nüfus ve kişi başı reel ücret kriterleri dikkate alınmıştır.'' Yapılan çalışmanın siyasi kaygılardan tamamen uzak bir çalışma olduğunun altını çizen Güngör, İçişleri Bakanlığı'nın talebi doğrultusunda bu çalışmayı daha da genişletebileceklerini ifade etti. ''Türkiye'de İl Olması Uygun İlçelerin AHP Yöntemiyle Belirlenmesi'' adlı çalışmanın rapor haline getirilerek siyasiler kanalıyla hükümete iletileceğini söyleyen Güngör, akademik bir kurum olarak bu çalışmayı hükümete doğrudan sunmayı düşünmediklerini vurguladı.
Güngör, Alanya'nın Antalya'ya uzaklığının 138 kilometre olduğunun belirtildiği çalışmada, Alanya'nın il olması halinde, yüz ölçümünün bin 827 kilometrekare, belde sayısının 3, bağlanacak ilçe sayısının 5, bağlanacak toplam nüfusun ise 152 bin 649 olacağının öngörüldüğünü kaydetti.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun 2009 yılı verilerine göre, Alanya, ilçe ve beldeleriyle birlikte 241 bin nüfusa sahip.
Pazar, Aralık 12, 2010 | Şu kategoride gönderildi : Eğitim, Galeri, Manşet, Sinema | Devamını Oku »
Chrome 2 kat hızlandı. Yine!
Chrome'un hız tutkusu sınır tanımıyor: İşte yeni Chrome sürümlerini 2 kat hızlandıracak son bomba!
Google'ın hız tutkusunu bilmeyen yok. Daha hızlı internet kullanımı için pek çok farklı aşamada çalışmalarını sürdüren Google'ın bu çabalarından kendi tarayıcısı Chrome da nasibini alıyor. Google, Chrome için yeni duyurduğu Javascript motoru Craftshaft ile, tarayıcının bir önceki sürüme göre Javascript kodlarını tam %50 daha hızlı çözümleyebildiğini açıkladı.
Konuyla ilgili açıklama yapan Google'ın ürün yöneticisi Sundar Pinchai, 2008 yılındaki Chrome'un ortalama tarayıcılardan iki - üç kat daha hızlı olduğunu bugünse hızın çok daha arttığını söyledi: "Bundan iki yıl önce bir dakika süren işlemler artık bugün sadece bir saniye sürüyor" dedi.
Bu sırada Mozilla da boş durmuyor ve kendi Javascript motoru SpiderMonkey için geliştirdiği genişletme olan JagerMonkey'nin son düzeltmelerini tamamlıyor. Mozilla, yeni Javascript motorunun Google'ın bir önceki Javascript motorundan daha hızlı olacağını, diğer sürümlerle ise en kötü ihtimalle başa baş bir hız yakalayacağını iddia ediyor.
Pazar, Aralık 12, 2010 | Şu kategoride gönderildi : Galeri, Manşet, Sinema | Devamını Oku »
Video
Pazar, Aralık 12, 2010 | Şu kategoride gönderildi : Eğitim, Galeri | Devamını Oku »
Ahmet Muhip Dıranas
1939'da Ankara'ya döndü ve CHP Genel Merkezi'nde Halkevleri Kültür ve Sanat Yayınları'nı yönetti. Ağrı dolaylarında askerlik görevini yaptıktan sonra, Ankara'da Çocuk Esirgeme Kurumu Yayın Müdürü, Kurum Başkanı (1957-1960), daha sonra İş Bankası Yönetim Kurulu üyesi oldu. Devlet Tiyatrosu Edebî Kurul Başkanlığı, Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu üyeliği yaptı. Politikaya atılarak Zafer gazetesinde yazılar yazdı. Birkaç kez DP'den milletvekili adayı olduysa da seçilemedi. Yayımlanan ilk şiiri, Ankara Lisesi'nden Muhip Atalay imzasıyla Milli Mecmua'da çıkan "Bir Kadına" adlı şiirdir 15 Eylül 1926. Sonra kendi imzası ile çeşitli dergilerde şiirler yayımladı.
Çeşitli dergilerde yayımlanan şiirleri, 1974 yılında İş Bankası Kültür Yayınları arasında, "Şiirler" adı ile çıktı. Ayrıca Tevfik Fikret'in 'Rübab-ı Şikeste' adlı eserini Türkçeleştirerek 'Kırık Saz' adıyla yine İş Bankası yayınları arasından çıktı.
21 Haziran 1980'de Ankara'da vefat etti. Vasiyeti üzerine Sinop'un Salı köyünde toprağa verildi.
Ahmet Muhip, Cahit Sıtkı Tarancı ile şiirde ahenge ve sese önem vermişlerdir. Örneğin Kar şiirinde Ahmet Muhip sesi ön plana çıkarırken Olvido adlı şiirinde ne sesi anlama ne de anlamı sese baskın kılmıştır.
Hece şiirinin son kuşağı denilebilecek şairler arasında Ahmet Muhip Dıranas, çağcıl Batı şiirine (Baudelaire, Verlaine) en yakın, kendinden bir iki kuşak sonrası şairler üzerinde, az sayıda şiirle bile olsa, uzun süre etkili olan bir şairdir. O da hocası Tanpınar gibi az yazmış, seyrek yayımlamış, şiirlerini şiire başladıktan nerdeyse elli yıl sonra (1974) kitaplaştırmıştır. Gerek Fransız şiiri, gerekse kendinden önceki kuşaktan ustaları Ahmet Haşim ve Ahmet Hamdi Tanpınar'dan aldığı etkileri sanatına yedirerek özgün bir şiire ulaşmıştır. Hece ölçüsü sınırlarında kalarak ama durak ve vurgu yerlerini değiştirerek gelenekselde çağdaşlığı yakalayan, çağrışım gücü yüksek, yurdu, insanı ve doğası ile barışık, alışılmadık deyiş örgüsüyle unutulmaz şiirler yazmıştır. Şiirlerinde aşk, tabiat, ölüm, hatıralar, sığ olmayan bir anlatımla ve düşündürücü boyutlar içinde verilmiştir...
Pazar, Aralık 12, 2010 | Şu kategoride gönderildi : Galeri, Sinema | Devamını Oku »
Sıla feat Ozan Doğulu - Alain Delon
Pazar, Aralık 12, 2010 | Şu kategoride gönderildi : Galeri | Devamını Oku »
İşte TSK' nın yeni silahı
Tamamen Türk mühendislerce geliştirilen ve tasarlanan “Samur” adı verilen seyyar yüzücü hücum köprüsü ile tank ve zırhlı araçlar için akarsu ve nehirler engel olmaktan çıkıyor.
FNSS Savunma Sistemleri A.Ş. tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri için üretilen Samur'un ilk prototipi tamamlandı. Toplam 52 adet üretilecek ve akarsu geçişlerinde yap bozun parçaları gibi yan yana gelerek birleşecek Samur'lar, kısa sürede onlarca metre uzunluğunda köprülere dönüşerek, her biri 70 tonluk tankları karşıya geçirebilecek.
FNSS Savunma Sistemleri A.Ş. Genel Müdürü Nail Kurt, Türk Silahlı Kuvvetlerinin seyyar yüzücü hücum köprüsü ihtiyacının karşılanması amacıyla Savunma Sanayi Müsteşarlığı tarafından açılan ihaleyi FNSS'in kazandığını ve 2007 yılında sözleşme imzaladıklarını söyledi.
Sözleşmenin ardından yoğun bir şekilde çalışmalara başladıklarını anlatan Kurt, projenin tasarım ve geliştirme aşamasının yaklaşık 3,5 yıl sürdüğünü, projede 150 Türk mühendisin görev aldığını belirtti.
Kurt, dünyada bu sistemi biri Alman diğeri Fransız iki şirketin üretebildiğini ifade ederek, “Samur” adını verdikleri sistemin Fransız ve Alman sistemlerine göre hareket kabiliyetlerinin çok daha yüksek olduğunu vurguladı. Bunun nedeninin Samurların 8x8 sürüş yapısına sahip olması olarak açıklayan Kurt, diğer iki şirketin ürettiği sistemlerin 4x4 olduğunu anlattı.
Alman sisteminin 4x4 oluşunun arazideki hareket kabiliyetini olumsuz etkilediğini belirten Kurt, “Bu Almanya için sorun olmayabilir çünkü Avrupa'da araziler düz. Ama Türkiye'deki arazi şartları çok değişik. Dolayısıyla 8x8 Türkiye şartlarına çok uygun bir sistem oldu. Samur'un yük taşıma kapasitesi çok daha yüksek. Tüm elektronik gelişmeleri kapsayan aracın içinde akıllı bilgisayar kontrol sistemleri de bulunuyor” dedi.
Samurların, dünyada en gelişmiş orduların kullandığı en son teknoloji bir köprü sistemi olacağını belirten Kurt, “Bu sistem, yurt dışı hiç destek alınmadan tasarlanan ve geliştirilen ilk yerli kara sistemi” diye konuştu.
Sözleşmedeki programa uygun olarak ilk Samur'un prototipinin üretildiğini, 3 adet Samur'un prototipinin ise 1 ay içinde tamamlanacağını anlatan Kurt, daha sonra 2 ay sürecek kalifikasyon testlerine başlayacaklarını bildirdi. Proje kapsamında 52 adet Samur üreteceklerini ifade eden Kurt, ilk 4 prototipin Nisan ayında TSK'ya teslim edileceğini söyledi. Kurt, Samurların üretiminin 2012 yılında tamamlanacağını kaydetti.
Kurt, bu sistemin dünyada sadece ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa'da kullanıldığını da sözlerine ekledi.
SAMUR'UN ÖZELLİKLERİ
Hem karada hem de suda hareket kabiliyetine sahip Samur, karada saatte 100 kilometre, suda yaklaşık 20 kilometre hıza ulaşabiliyor. Karada bir TIR'ı andıran suya girdiğinde tekerleklerini içine çekerek adeta bir gemiye dönüşen Samur, 12 metre uzunluğa, 4 metre genişliğe ve 3,5 metre yüksekliğe sahip. Samurlar, akarsu geçişlerinde yap bozun parçaları gibi yan yana gelerek, onlarca metre uzunluğunda bir köprüye dönüşebiliyor. İki samur, birleştiğinde 20 metrelik köprü oluşturarak 70 tonluk tankı karşı kıyıya geçirebiliyor.
Proje kapsamında üretilecek 52 adet Samur, 130 milyon dolara mal olacak.
Nehirler üzerinde süratle kurulacak olan amfibi özelliğe sahip Samurlar, muharebe tankları ve askeri birliklerin çok kısa sürede karşı kıyıya geçmesine imkan verecek.
Öte yandan, Türkiye'de savunma sanayiine yönelik ilk özel sektör kuruluşu olan FNSS, paletli ve tekerlekli zırhlı muharebe araçlar üretiyor. 1988 yılında kurulan FNSS'in yurt içinde 387, yurt dışında 200 olmak üzere toplam 587 personeli bulunuyor. FNSS, birçok ülkeye de zırhlı araç ihraç ediyor.
Pazar, Aralık 12, 2010 | Şu kategoride gönderildi : Dünya, Facebook, Galeri, İnceleme, Manşet, Yaşam | Devamını Oku »
NASA, PC'lerindeki önemli verileri silmemiş!
İncelemeye göre, tüm depolama medyalarının tekrar okunamayacak bir derecede verilerden temizlenmesi gerekiyor. NASA onaylı temizleme yazılımları arasında DBAN, Secure Erase ve WipeDrive/WipeDrivePro yer alıyor. Anlaşmalı tarafların NASA'nın Johnson merkezinde DBAN, ve NASA tarafından onaylanmayan Active@KillDisk yazılımlarını kullandıkları bilinyor.
Yapılan incelemeye göre 14 bilgisayardan 10'unda bulunan veriler yeterli bir biçimde silinmemiş. Satışa çıkarılan bilgisayarlardan biri ise Uzay Mekiği hakkında önemli verileri hala üzerinde barındırıyordu.
Rapora göre NASA, Kennedy ve Johnson uzay merkezlerinde verileri düzgün bir biçimde sterilize edememişti. Bu başarısızlık, NASA ve hükümetin yüzünü kızaratacak gibi görünüyor.
Pazar, Aralık 12, 2010 | Şu kategoride gönderildi : Bilim, Teknoloji | Devamını Oku »
Wikileaks ilişkileri etkilemez
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama ile telefonda görüştü.
ABD Başkanı Barack Obama, Başbakan Erdoğan'ı telefonla aradı. Erdoğan-Obama görüşmesinde, Wikileaks internet sitesinde yer alan iddialar ve Türk-Amerikan ilişkilerinin ele alındığı öğrenildi.
Başkan Obama'nın ayrıca Başbakan Erdoğan'a, İsrail'de meydana gelen orman yangını için Türkiye'nin yangın söndürme uçağı göndermesi nedeni ile teşekkür ettiği de kaydedildi.
Başbakanlık kaynakları, Erdoğan-Obama görüşmesine ilişkin detaylarla ilgili bilginin, yarın Başbakanlık Basın Merkezi'nin internet sitesine konulacağını bildirdi.
"İLİŞKİLERİ ETKİLEMEZ"
Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, iki liderin, uzun yıllara dayanan Türk-Amerikan ilişkilerinin önemini konuştuğu ve geniş çapta bir dizi konuda birlikte çalışmaya olan bağlılıklarını yeniden vurguladıkları ifade edildi.
Obama'nın Erdoğan'a, Wikileaks'in "kabul edilemez eylemi" nedeniyle duyduğu üzüntüyü ifade ettiği kaydedilen açıklamada, iki liderin, bu olayın, Türkiye ile ABD arasındaki yakın işbirliğini bozmayacağı veya etkilemeyeceği yönünde fikir birliği içinde olduğu bildirildi.
AA
Cumartesi, Aralık 11, 2010 | Şu kategoride gönderildi : Dünya, Editörün Seçimi, Galeri, İnceleme, Manşet, Yaşam | Devamını Oku »
Bu haberi okumadan dışarı çıkmayın
Doğu Akdeniz, Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu’nun güneyi ve batısı ile Orta Karadeniz’de kuvvetli yağış...
ANKARA - Doğu Akdeniz, Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu’nun güneyi ve batısı ile Orta Karadeniz’de kuvvetli yağış, Hatay’ın Samandağ, İskenderun, Dörtyol ve Erzin ilçelerinde kuvvetli gök gürültülü sağanak yağış ve kısa süreli fırtına beklendiği bildirildi.
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden yapılan duyuruda, Doğu Akdeniz, Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu’nun güneyi ve batısı ile Orta Karadeniz’ de yarın akşam saatlerine kadar sürmesi beklenen kuvvetli yağış olacağı ifade edildi.
SU HORTUMU UYARISI
Hatay’ın Samandağ, İskenderun, Dörtyol ve Erzin ilçelerinde kuvvetli gök gürültülü sağanak ve kısa süreli fırtına beklendiği kaydedilen duyuruda fırtına ile beraber sahil kesimleri ile açıklarında su hortumu oluşma riskinin de bulunduğu belirtildi.
KUVVETLİ FIRTINA UYARISI
Duyuruda ayrıca rüzgarın, yarın akşam saatlerine kadar Marmara’da kuzey ve kuzeydoğu, Doğu Anadolu’nun batısında güney ve güneydoğudan kuvvetli, Marmara’da ilk saatlerde yer yer fırtına, Kıyı Ege'de kuzey ve kuzeybatıdan fırtına, Antalya Körfezi'nde kuzey ve kuzeybatıdan kuvvetli ve kısa süreli fırtına, Güneydoğu Anadolu’da güney ve güneydoğudan kuvvetli ve yer yer kısa süreli fırtına şeklinde esmesinin beklendiği bildirildi. Meteoroloji tarafından, fırtına ve kuvvetli yağışlara bağlı oluşması muhtemel risklere karşı da vatandaşlara dikkatli olunması yönünde uyarıda bulunuldu.
Cumartesi, Aralık 11, 2010 | Şu kategoride gönderildi : Manşet | Devamını Oku »
The Tourist (2010) Fragmanı
Cumartesi, Aralık 11, 2010 | Şu kategoride gönderildi : Galeri | Devamını Oku »
The Tourist (2010)
- Tür: Dram, Gerilim
- Yönetmen: Florian Henckel von Donnersmarck
- Oyuncular: Johnny Depp, Paul Bettany, Angelina Jolie, Timothy Dalton, Rufus Sewell
Cumartesi, Aralık 11, 2010 | Şu kategoride gönderildi : Sinema | Devamını Oku »
Papa, Türkiye'yi istemiyor
Vatikan'ın Yabancı Devletlerle İlişkiler Sekretaryası Müsteşarı Piskopos Pietro Parolin'in, Amerikalı diplomatlara bu görüşlerin Kardinal'in şahsi yorumu olduğunu, Vatikan'ın resmi görüşünü yansıtmadığını söylediği kaydediliyor. Ancak 2006 yılına gelindiğinde, artık Papa olan Kardinal'in görüşlerinin daha serinkanlı hale geldiğine dikkati çeken gazete, Amerikalı diplomatlara, "Vatikan genişlemeye açıktır ve Türkiye'nin Avrupa'daki yerini almak için AB'nin Kopenhag kriterlerini karşılaması gerekmektedir" mesajının iletildiğini aktarıyor.
Buna karşın Vatikan'ın Türkiye'de dini özgürlükler konusunda kaygıları olduğunu ve "Türkiye'nin dini özgürlükler konusunda gerekli ilerlemeyi yapmadan AB'ye girmesi olasılığı kaygı kaynağıdır" dendiğini aktarıyor. Wikileaks belgelerine göre, Parolin, AB ve ABD'nin bu konuda Türk hükümetine baskı yapmasında ısrar ediyor. Guardian, 2009'da ise ABD Başkanı Barack Obama'ya, "AB üyesi olmayan Vatikan'ın Türkiye'nin üyeliğini onaylama ya da reddetme rolü olmadığını kabul ettiği, ancak Türkiye'nin AB'ye üye olmadan, birlikle özel bir ilişki geliştirmesini tercih edeceği" bilgisinin iletildiğini kaydediyor.
Cumartesi, Aralık 11, 2010 | Şu kategoride gönderildi : Dünya | Devamını Oku »
Güvenli Messenger için 7 kural
"Siber suçlular, potansiyel kurbanlarının bulaşıcı bağlantıları tıklamaları için her geçen gün yeni yöntemler uyguluyorlar" diyen Virüs Araştırmacısı Pierre-Marc Bureau, bu yönde geliştirilen solucanlara karşı önlem alabilmek için 7 ipucu öneriyor.
Araştırmacı Pierre-Marc Bureau'ya göre anında mesajlaşma yazılımlarıyla yapılan saldırıların kullandığı yöntem aslında oldukça basit: "Kurban listesindeki kişilerin birinden bir link içeren mesajı alır, tıklar ve solucan bulaşır." Solucanın ayrıca coğrafi lokalizasyon kullanarak, kurbanın diline uyum sağladığını belirten Bureau, "Hatta bazı durumlarda kurbanın ülkesindeki güncel haber ve olaylara atıfta bulunur. Bu tür gelişmiş teknikler en tedbirli kullanıcıları bile aldatabilir" uyarısını yapıyor.
Anında mesajlaşma, zararlı yazılımların yayılmaları için çok etkili bir araç olarak biliniyor. Siber suçlular, potansiyel kurbanlarının bulaşıcı bağlantıları tıklamaları için her geçen gün yeni yöntemler uyguluyorlar.
Araştırmacı Pierre-Marc Bureau, anında mesajlaşma ile ilgili 7 altın kural öneriyor:
Anında mesajlaşma yazılımları aracılığı ile kişisel ve hassas bilgilerinizi kesinlikle gönderilmemesi. Özellikler kredi kartı bilgileri, banka detayları, parolalar ve telefon veya adres gibi kişisel bilgiler mesaj ile gönderilmemesi.
Diğer hesapları gibi anında mesajlaşma hesabı da güçlü bir parolalı olmalı. Farklı hesaplar ve bankacılık, e-posta gibi çevrimiçi servisler için mutlaka farklı parolalar kullanın. Aynı parolayı tekrar kullanmayın. Halka açık bir yerden internete bağlanıyorsanız otomatik oturum açma özelliğini mutlaka devre dışı bırakın.
Çevrimiçi tanıştığınız insanlar ile gerçek hayatta buluşmaktan kaçının. İlla buluşmak istiyorsanız yanınızda tanıdığınız birini de götürün.
Web kameranızı kullanmadınız zamanlarda kapatın. Bazı zararlı yazılım türleri kendi kameranızı sizi izlemek için kullanabilir. Dahili bir kameranız var ise
Tanımadığınız birinden gelen resimleri kesinlikle açmayın, dosyaları indirmeyin ve linklere tıklamayın. Tanıdığınız birinden gelse bile şüpheli linklere tıklamayın, dosyaları açmayın. Gelen dosya önemliyse gönderenden doğrulamasını isteyin.
Tanımadığınız kişilerden gelen mesajları yanıtlamayın. Biri sizi listesine eklemek isterse ve bu kişiyi tanımıyorsanız öneriyi reddedin.
İstenmeyen mesajları engelleyin. Yabancılardan gelen mesajları ve spam'leri engellemek sandığınızdan kolay. Hemen her anında mesajlaşma yazılımının kişi listesi oluşturma özelliği bulunuyor.
Cumartesi, Aralık 11, 2010 | Şu kategoride gönderildi : İnternet | Devamını Oku »
30 Yaş Üstüne Sınavsız Üniversite
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), devrim niteliğinde yönetmelik hazırladı. Son şekli verilmek üzere olan yönetmelikle 30 yaş üstündekilere sınavsız ikinci üniversite hakkı verilecek. YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, birkaç yıl sonra üniversitelerin öğrenci bulmakta zorlanacağını belirtti.
Bunun önüne geçmek için çalışma yaptıklarını ifade eden Özcan, ikinci diploma almak isteyenlere fırsat sunacaklarını söyledi. YÖK Başkanı, 30 yaşını dolduran üniversite mezunlarının vakıf üniversitelerine sınavsız girebileceğini dile getirdi.
VAKIFLAR SICAK BAKIYOR
Devlet okullarındaki boş kontenjanlara da öğrenci alınacağını vurgulayan Özcan, "İstediği bölümde okumak isteyip de o fırsatı yakalayamamış pek çok kişi var. Bazı bölümler için genel yetenek sınavı yapılacak. Vakıf üniversiteleri de yönetmeliğe sıcak bakıyor. Uygulama önümüzdeki döneme yetişecek" dedi. YÖK Başkanı, yeni kurulacak üniversitelerle birlikte 'boşta kalan öğrenci' kavramının tarih olacağını da vurguladı.
Cumartesi, Aralık 11, 2010 | Şu kategoride gönderildi : Eğitim | Devamını Oku »
Türkiye için 2036 kehaneti
Gelecek bilimci ve girişimci Ross Dawson’a göre, Türkiye’de gazetelerin nesli 2036 yılında tükenecek ve 2040 yılına dek 51 ülkede artık gazete basılmayacak.
Dawson’un "yazılı basın öldü" şeklindeki son tahminleri ateşli tartışmalara neden oluyor.
Bunun tek nedeni de medyanın kendisi hakkında konuşmayı çok seviyor olması değil.
Dawson yazılı basın neslinin hangi ülkelerde, hangi tarihlerde tükeneceğine dair bir de dünya haritası yaptı. Haritada renkler ne kadar sıcaksa o ülkenin yazılı basını o kadar erken ölecek.
Dawson gazetelerin neslinin tükenmesine yol açacak olan başlıca etkenleri ise şöyle sıralamış; - Cep telefonları ve e-okuyucuların artan performansları - Haber baskı maliyetlerinde artış - Dijital haber mekanizmalarının paraya çevrilebilirlik trendindeki yükseliş - Reklam trendleri - Ekonomik büyüme - Medya düzenleyici yasaların düzeyi ve hükümetlerin medya desteği.
Cuma, Aralık 10, 2010 | Şu kategoride gönderildi : Dünya, Türkiye, Yaşam | Devamını Oku »
Haydarpaşa yangınının nedeni açıklandı
Haydarpaşa Garı’nda 28 Kasım 2010 tarihinde meydana gelen çatı yangını konusunda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) İtfaiye Müdürlüğü tarafından hazırlanan raporda, yangının elektrik tesisatında meydana gelen kısa devreden kaynaklandığı belirtildi.
Konuya ilişkin İBB İtfaiye Müdürlüğü raporunda, Haydarpaşa Garı’nın çatı yangınının nedeninin elektrik tesisatında meydana gelen kısa devre olduğu bildirildi.
Öte yandan TCDD Genel Müdürlüğü tarafından yangın sonrasında başlanan enkaz kaldırma ve genel temizlik çalışmaları tamamlanarak ve kış şartları göz önünde bulundurularak binanın olası hava şartlarından zarar görmemesi için geçici çatının yapımı 8 Aralık 2010’da ihale edildi. Çatının inşaa çalışmalarına 13 Aralık 2010 Pazartesi günü başlanacak ve onarım 20 gün içerisinde tamamlanacak. Geçici çatı için 5 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’dan (KTVKK) ve İBB Koruma Uygulama Denetim
Diğer taraftan, yanan çatıda hasar görerek kullanılamaz hale gelen malzemeler, tek tek fotoğraflanarak İTÜ görevlilerince arşiv oluşturulacak.
Haydarpaşa Gar binasının yeniden onarımı için başta TCDD Genel Müdürlüğü olmak üzere KTVKK ile İTÜ Mimarlık Fakültesi ile işbirliği çerçevesinde rölöve, restitüsyon ve restorasyon proje raporları ile binanın yapısal ve dış kabuk kapsamındaki raporlar hazırlanacak.
Binanın giriş holü ve dış çevresine yönelik "çekim merkezi" alternatif projeleri geliştirilecek, uygulamalara yönelik proje ihale dosyaları ve idari şartnameler hazırlanacak ve binanın dış cephe aydınlatması yeniden yapılacak. Başkanlığı’ndan (KUDEB) izin alındı.
Cuma, Aralık 10, 2010 | Şu kategoride gönderildi : Türkiye | Devamını Oku »
Mevlana'nın olağanüstü kehanetleri
Mevlana 13. asırda atom bombasının tehlikelerinden söz ediyor. Dokuz gezegenin bulunduğunu söylüyor. Oysa bilim bunu ancak 1930 da ortaya koyabildi.
-İŞTE MEVLANA’NIN SIRLARI-
Düşündüğümüzde, bir milyar yıl önce sönmüş bir yıldızın ışığı saniyede 300 bin kilometre hızla bize ulaşır, dolayısıyla aramızdaki mesafe çok kilometre etmektedir, gördüğümüzü anlıyoruz. Ama aynı zamanda Mevlana’da olağanüstü olan şey, kaldı ki İslamı kabul etme nedenim de bu değildir, sanıyorum öngörüleridir ve insanları özellikle de bilime tutkuyla sarılan gençleri etkilemektedir.Düşünün, Mevlana atomu keserseniz güneş sistemini bulursunuz diyor.
İçinde ve çevresinde dönen gezegenler bulunduğunu söylüyor, ama dikkat etmek gerektiğini de belirtiyor. Çünkü bu atomlar ağızlarını açtıklarında, bütün dünyayı yok edebilecek bir ateşin çıkacağını ekliyor. Görüldüğü gibi, 13. asırda atom bombasının tehlikelerinden söz ediyor. Dokuz gezegenin bulunduğunu söylüyor.
Oysa bilim bunu ancak 1930 da ortaya koyabildi.
Daha önceleri yedi gezegenin bulunduğu sanılıyordu. Sekizincisini 1840’larda bir Fransız bilim adamı, dokuzuncusunu 1930 da Amerikalı bir bilim adamı buldu. Ama Mevlana daha o dönemde dokuz gezegen olduğunu biliyordu. Batı’da güneşin dünya çevresinde döndüğü söylenirken, Mevlana dünyanın öbür gezegenler gibi, küçük bir gezegen olduğunu söylüyor. Hatta gerçekten olağanüstü başka şeyler de söylüyor. Dünyada yaşayan bütün canlılar yıldızların etkisindedir.
Güneş bitkileri, hayvanları etkiler, ay denizi etkiler gibi ve dahası bilinmeyen birçok şey daha söylüyor.
Ben Sorbonne Üniversitesinde İslam Felsefesi doktorası yaparken, İslam dinini keşfettim, ama Mevlana üzerine olan bu doktorayı yapmadan önce, üniversitede öğrenim görürken bize, Müslüman düşünürlerden hiç söz etmediler.
Bize, Alman, İngiliz, Latin, Yunan gibi ulusların filozoflarından söz ediyorlardı, ama asla Müslüman düşünürlerden söz etmiyorlardı. Alınacak çok yol var, yapılacak çok iş var. Artık İslam dinini seven, Müslümanlığı kabul etmiş aydın kimseler var. Bunlar İslam dininin özünde neler bulunduğunu dünyaya tanıtmalılar."
Cuma, Aralık 10, 2010 | Şu kategoride gönderildi : Felsefe, Yaşam | Devamını Oku »
YGS Analizi
Türkçe testi
40 soru, 7 tane A şıkkı, 9 tane B şıkkı = A'nın 8 standart sayısına tamlayanı B şıkkıdır. 9 tane C şıkkı, 8 tane D şıkkı , toplamının 40 olması için tahminde edebileceğiniz gibi 7 tane E şıkkı olması gerekir. Yani E şıkkının tamlayanı C şıkkı olmuştur.
Sosyal Bilimler Testi
40 soru, 8 tane A şıkkı , 8 tane B şıkkı , 8 tane C şıkkı , 8 tane D şıkkı , 8 tane E şıkkı = görmüş olduğunuz gibi bilgisayar şıkları eşit dağıtmış.
Temel Matematik Testi
40 soru, 9 tane A şıkkı , 7 tane B şıkkı, 7 tane C şıkkı, 8 tane D şıkkı, 8 tane E şıkkı. Bir tanede iptal olmuş soru var = görüldüğü gibi her şıktan en az 7 tane mevcut.
Fen Bilimleri Testi
40 soru, 7 tane A şıkkı, 7 tane B şıkkı, 7 tane C şıkkı, 10 tane D şıkkı, 9 tane E şıkkı = tekrar her şıktan en az 7 tane mevcut su son testte bir şıkın en fazla 10 olduğunu gördük.
Ulaşılabilecek genel sonuçlar:
1- Her şıktan en az 7 tane olması gerekir işaretlediğiniz bir şıktan 6 tane var ise ya boşunuz yada mutlaka yanlışınız var demektir.
2- Her şıktan en fazla 10 tane olabilir, işaretlediğiniz bir şıktan 11 tane var ise mutlaka yanlışınız vardır.
3- Şıkların ortalaması 40:5 ten (40 = toplam soru sayısı, 5= toplam şık sayısı) 8 olur. Veya şıklar birbirini 8' e tamamlar.
4- Testi bitirdikten sonra mutlaka bu kriterlere göre değerlendiriniz, örneğin türkçe testinde 8 A, 8 B, 8 C, 9 D, 6 E yaptınız yani 1 boşunuz var fakat emin olamıyorsunuz bir şıktan en az 7 olması gerektiğini göz önüne alırsanız boş bıraktığınız sorunun E olduğunu göreceksiniz, bu bir soru sizi binlerce kişinin önüne geçirecektir.
Salı, Aralık 07, 2010 | Şu kategoride gönderildi : Eğitim | Devamını Oku »